Karl Marx Sözleri

Gönder Pinle Telegram Tumblr LinkedIn +

Karl Marx Sözleri, Filozof, politik ekonomist, sosyolog, tarihçi, gazeteci ve entelektüel bir devrimci olan Karl Marx’ın en güzel sözleri yer alıyor.

Karl Marx (Doğum: 5 Mayıs 1818 – Ölüm: 14 Mart 1883) 19. yüzyılda yaşamış filozof, politik ekonomist, sosyolog, tarihçi, gazeteci, entelektüel ve devrimcidir. Komünizmin kuramsal kurucusudur. Birçok alanda fikir sahibi olmakla birlikte çok sayıda kitabı vardır. En çok bilineni ise 1848 yılında Londra’da Almanca yeşil bir broşür olarak basılan Komünist Manifestodur. Karl Marx’ın düşünceleri bütün dünyayı etkilemeye devam ediyor.

Bizi, ana babaların, çocukların sömürülmesini ortadan kaldırmak istiyoruz diye mi suçluyorsunuz? Bu büyük suçumuzu kabul ediyoruz.

Kitapları yalayıp yutmaya mahkum bir makineyim ben.

Doğru olduğunu bildiğin yolda ilerle kim ne derse desin. “Normal” olduğu söylenen her şeye kuşkuyla yaklaş!

Eğer siyasal sistemimizin adı demokrasi ise, bu özgürlüğün de sınırsız olduğunu kabul etmek zorunluluğu vardır.

Duygusal olarak olgun insanlar genellikle esneklerdir, ayrıca adil ve nesnel olmaya çalışırlar.

Fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir.

Varolmayan öteki dünya için zamanını boşa harcamaktansa, bu dünyayı yaşanacak bir yer haline getirmek için çaba harcamak gerekir.

Sanatın tadına varmak istiyorsanız, sanat kültürü almış biri olmalısınız; başkalarını etkilemek istiyorsanız, başkalannı gerçekten canlandıran ve yüreklendiren biri olmalısınız.

Demokrasi diyaloğa dayanan çoğulcu bir sistemdir. Bir sistemin demokratik nitelik taşıyıp taşımadığının ölçüsü, düşünce açıklama özgürlüğüne sınır getirip getirmediğine bakılır.

Ateizm… Kendilerini dinlemeye hazır herkesi öcülerden korkmadıklarına ikna etmeye çalışan çocukları anımsatıyor insana.

Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir. Bir tutumdur. Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir.

Hakikatte hiçbir düşünce düşman değildir, her düşünce kanımıza karıştırılmak, millileştirilmek şartıyla doğrudur.

Mutsuzların acılarını bir kez kendi gözlerimizle görürsek, onları yoksul sofralarının başında gizlice dinlersek ve hastalıktan ya da işsizlikten kıvranırken görürsek, öyle bir çaresizlik ve yoksunluk ile karşılaşacağız ki, bizimki gibi bir ulusun böyle şeylerden utanç duyması gerekir.

Bilime giden düz bir yol bulunmuyor ve yalnızca onun dik patikalarını tırmanmaktan çekinmeyenler, aydınlık doruklarına ulaşma şansına sahiptir.

Tüm bu lanetlemelere karşın insanlar kendilerini niçin öldürüyorlar? Çünkü çöküntü içindeki insanın damarlarındaki kan beyhude laflar üretmek için zamanları olan soğukkanlı canlılarda olduğu gibi akmaz.

Gerek Marksizm gerekse Liberalizm kapanmakta olan bir çağın belirtilerini taşımaktadır.

Bir sınıfı oluşturan insanlar kendi istekleri yahut bilinçleriyle bir araya gelmiş değildir. Her sınıfın da kendi çıkarına farklı bir isteği vardır, bu da toplumda çatışmaya yol açar. İnsanlık tarihinin en kalıtımsal özelliği sosyal sınıfların çatışmasıdır.

Tarihin tekerleği hep ileriye ve iyiye doğru döner.

Bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortası da en derin yalnızlığı yaşıyor; hiç kimse farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusuyla kahrolabiliyor? Bu toplum toplum değildir, Rousseau’nun dediği gibi, vahşi hayvanların yaşadığı bir çöldür.

Karl Marx Özlü Sözleri

Karl Marx Özlü Sözleri

Toplumsal reformlar; asla güçlünün zayıflığından ötürü değil, her zaman zayıfın gücünden ötürü gerçekleşir.

Burjuvazi, yalnızca kendi sonunu getirecek olan silahları yapmakla kalmıyor, aynı zamanda o silahları kullanacak olan insanları da yaratmış oluyor.

Marx bir keresinde, insanın doğayı değiştirmekle kendisini değiştirdiğini yazmıştı. Aynı şey, toplumsal yapının değişmesi için de geçerlidir.

Toplumlar üstesinden gelemeyecekleri sorunları gündeme getirmezler.

Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bu bir talihsizliktir.

Örümcek, işini dokumacıya benzer şekilde gördüğü gibi, arı da peteğini yapmada pek çok mimarı utandırır. Ne var ki, en kötü mimarı en iyi arıdan ayıran şey, mimarın, yapısını gerçekte kurmadan önce, onu hayalinde kurabilmesidir.

Toplumun kalabalıkları ve onlar gibi düşünenler benim kitabımı okumasınlar; hem ben, ona hiç el sürmemelerini alışkanlıklarına uyarak eserimi yanlış anlamalarına yeğ tutarım.

Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan; o kadar çoksun demektir. Ve görkemli yaşamın da o denli büyüktür.

Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.

Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.

Modern sanayinin gelişmesi, burjuvazinin ayaklarının altından bizzat ürünleri ona dayanarak ürettiği ve mülk edindiği temeli çeker alır. Şu halde, burjuvazinin ürettiği, her şeyden önce, kendi mezar kazıcılarıdır. Kendisinin devrilmesi ve proletaryanın zaferi aynı ölçüde kaçınılmazdır.

Dünyanın kurtuluşu sosyalizmdedir.

Almanya’nın ve geriye kalan Batı Kıta Avrupası’nın toplumsal istatistikleri, İngiltere’dekilere oranla acınacak durumdadır. Ama gene de, arkasındaki meduza başını şöyle bir görmemize yetecek kadar perdeyi aralıyorlar. Hükümetlerimiz ve parlamentolarımız, İngiltere’deki gibi, zaman zaman, ekonomik koşulları inceleyecek komisyonlar kursa; bu komisyonlara gerçeği araştırmak için aynı biçimde tam yetkiler verilse; bu görevler için İngiltere’nin fabrika denetmenleri, halk sağlığı konusundaki sağlık raportörleri, kadınlar ile çocukların sömürülmesi, konut ve beslenme konularını inceleyen komiserler gibi yetenekli, tarafsız ve saygın insanlar bulunabilse; bizdeki durumu görüp dehşete düşerdik. Perseus, avladığı devler kendisini görmesin diye sihirli bir başlık giyerdi. Biz ise, devlerin varlığını görmemek için, sihirli başlığı gözlerimize ve kulaklarımıza kadar indiriyoruz.

Yalnız yaşayanlardan değil, ölülerden de çekeceğimiz var.

Yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş bir şeylerin olması gerekir.

Eğer dış görünüş ve şeylerin özü aynı olsaydı, o zaman bilime gerek kalmazdı.

Bir öğretmen, öğrencilerin kafasına vurmasına ek olarak okulun sahibini zenginleştirmek için de eşek gibi çalışıyorsa üretken bir emekçi sayılır. Okul sahibinin sermayesini sosis fabrikası yerine öğretim fabrikasına yatırmış olması hiçbir şeyi değiştirmez.

Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.

Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.

Baylar! Soyut özgürlük sözcüğünün sizi aldatmasına izin vermeyin. Kimin özgürlüğü? Bu, bir kişinin bir başka kişi karşısındaki özgürlüğü değil, sermayenin işçiyi ezme özgürlüğüdür.

Fikir, çıkardan ayrı tutulduğu her zaman içler acısı bir başarısızlığa uğramıştır.

Proletaryanın zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri yok, kazanacakları bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!

Görünen, gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.

Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz…

Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar yaşamın gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanıyor. Modern burjuva toplumu, böylesine kudretli üretim ve mübadele araçlarının bir araya getirmiş olan bu toplum, yer altı güçlerini kontrol edemez bir büyücüye benziyor.

Hadi oradan. Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir.

Daha iyi giysiler ile yiyecekler, daha iyi muamele görmek ve efendinin bağışladığı daha geniş bir toprağa sahip olmak, kölenin sömürülmesini ne derece ortadan kaldırırsa, ücretli işçininkini de işte o kadar kaldırır.

Karl Marx Emek ve İşçilik ile ilgili Sözleri

Karl Marx Emek ve İşçilik ile ilgili Sözleri

Bütün işçiler, kullanım fiyatları yaş ve cinsiyetlerine göre değişen birer iş aleti olup çıkmışlardır. Karl Marx

Çünkü bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde etmezken, her şeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadırlar!

Bizim istediğimiz yalnızca, işçinin sırf sermayeyi artırmak için yaşadığı, sırf egemen sınıfının çıkarının gerektirdiği kadar yaşadığı mülkiyetin bu rezil karakterini ortadan kaldırmak.

İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedeceği hiç bir şey yok. Kazanacakları bir dünya var. Dünyanın bütün işçileri, birleşin.

Bir emekçinin üretim maliyeti, neredeyse tümüyle, yaşayabilmesi ve soyunu sürdürebilmesi için gerekli geçim olanaklarıyla sınırlıdır.

Ölesiye çalışarak kazanma hırsı, başarı güdüsü ve sahip olma tutkusu, ekonomik etkinlikleri insan yaşamının ana hedefi ve amacı haline getirerek, insanın doğal yaşamdan ve ahlaki değerlerden uzaklaşmasına neden olur.

İşe fiilen başlar başlamaz, artık, emeği onun olmaktan çıkmıştır ve bunun için de bu emeğin şimdi işçi tarafından satılması söz konusu olamaz.

Kendi kendilerini parça parça satmak zorunda olan emekçiler, bütün öteki ticari mallar gibi, birer metadırlar; o yüzden de, rekabet alanın da olup biten her şeyin, piyasadaki tüm dalgalanmaların etkisine açıktır.

İşçi gerekli geçim araçlarını sağlamak için yaşam faaliyetini bir başkasına satar. Yaşamak için çalışır. Emeğini yaşamının bir parçası olarak görmez, daha çok yaşamından yaptığı bir fedakarlıktır o. Başkasına sattığı bir metadır.

Herhangi bir ülkenin toprağının hepsi özel mülkiyet haline gelir gelmez, toprak sahipleri, diğer bütün insanlar gibi, ekmedikleri şeyi biçmeyi pek severler ve toprağın doğal ürünü için bile rant talep ederler.

Kadınların çalışması her şeyden önce aile bağlarını koparır; çünkü kadın günde 12-13 saatini fabrikada geçirirken ve erkek aynı ya da başka bir yerde çalışırken dışarıdaki çocukların hali ne olur?

İşçilerin ülkesi yoktur! Sahip olmadıkları bir şeyi onlardan almayız ki.

İşçinin kendisi için ürettiği şey, dokuduğu ipek, madenden çıkardığı altın, yaptığı saray değildir. Kendisi için ürettiği şey, ücrettir.

Ücretli emeğin ortalama fiyatı, ücretin en düşük düzeyidir, başka bir deyişle emekçinin salt bir emekçi olarak varlığını sürdürebilmesi için zorunlu olan geçim olanaklarının tutarıdır. Bu yüzden de, ücretli emekçinin emeğiyle kazandığı, kıt kanaat geçinmesine, yaşamını güç bela sürdürmesine ancak yeter.

Karl Marx Para ile ilgili Sözleri

Karl Marx Para ile ilgili Sözleri

Zaman içinde para, metalar gibi insanların da değerlerini belirleyen herkesin üzerinde bir güç gibi görünmeye başlar. Para artık bir tanrı gibidir. Karl Marx

Burjuvazi, ailenin duygusal peçesini çekip indirmiş, aile ilişkilerini basit para ilişkisine indirgemiştir.

İster rant, ister para üzerinden faiz ya da ister ticaret karı niteliğinde olsun kapitalistlere ödenen faizin, başkalarının emeğinden ödendiği kabul edilmiştir.

Hepiniz farkındasınız; Para da toprak da kanun da fikir de din de bu ülkede her şey sermayedarlara hizmet ediyor.

Kitaplarım, onları yazarken içtiğim tütünün bile parasını karşılamadı.

Bunların hepsi para mı? Evet para… Bunun için herkesin gözünü kan bürür. Ailecek sabahtan akşama kadar çalışırlar. Genç kızlar pis yaşlıların yataklarına girerler. Karşılıklı nefretler, savaşlar, ihanetler…

Karl Marx Din ile ilgili Sözleri

Karl Marx Din ile ilgili Sözleri

Örgütlü din yüzyıllardır sömürücüler tarafından kitleleri aldatmak ve köleleştirmek için kullanıldı. Karl Marx

Din bugün dünyada olan hiçbir şeyi açıklayamaz. Onun rolü açıklama değil aksine kitleleri hayallerle avutmak ve yaralarına boş vaat merhemi sürmektir.

Din, erişilemez şeyler için duyulan bir özlemi temsil eder.

Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışa vurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, manevi olanın dışlandığı toplumsal koşulların maneviyatını oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.

Din, bunalmış mahlukun iç çekişi, merhametsiz bir dünyanın ruhu ve aynı zamanda akılsız bir çağın aklıdır. Din halkın afyonudur.

Dini ıstırap, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilenlerin iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Din halkın afyonudur.

Devlet dinle ilgilenmemelidir; dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalıdır. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz, yani genelde her sosyalist gibi ateist olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır.

Bizim söylediğimiz, kilise ile devlet arasında köklü bir ayrılık olması gerektiğidir. Kiliseler doğrudan veya dolaylı vergilerle desteklenmemeli, din devlet okullarında öğretilmemelidir. İnsanlar eğer dini istiyorlarsa, kiliselerini yalnızca cemaatin katkılarıyla desteklemeli ve kendi öğretilerini kendilerine ayırdıkları vakitlerde vaaz etmelidirler. Aynı temel düşünceler İslam ve diğer dinler için de geçerlidir.

Din, sömürülme, sızı ve ıstırap çekme gerçeğini Tanrı’nın isteği olarak ya da Tanrı’ya itaat etmemesinin sonucu olarak göstererek insanları buna razı etmeye çalışır.

Karl Marx Komünizm ile ilgili Sözleri

Karl Marx Komünizm ile ilgili Sözleri

Komünizmin ayrıt edici özelliği, genel olarak mülkiyete son vermek değil, burjuva mülkiyetine son vermektir. Karl Marx

Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun kılmaz; böylesi bir mülk edinme yoluyla başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar, o kadar.

Komünistlerin teorisi tek bir cümlede toplanabilir: Özel mülkiyetin lağvedilmesi.

Komünistler, işçi sınıfının dolaysız hedeflerine ulaşılması, işçi sınıfın şimdiki çıkarlarının elde edilmesi için savaşım verirler; ama bugünkü hareketin içinde, bu hareketin geleceğini de temsil ederler.

Komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. Amaçlarına ancak bugüne kadarki tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler.

Toplumun eğitime müdahalesini Komünistler icat etmedi ki; Komünistlerin tek istediği, bu müdahalenin niteliğini değiştirmek ve eğitimi egemen sınıfın etkisinden kurtarmak.

Karl Marx İnsanlık ile ilgili Sözleri
Karl Marx İnsanlık ile ilgili Sözleri

İnsanlık tarihinin ortak noktası, çalışanların hep yoksul olması, çalışmayanların zenginleşmesidir. Karl Marx

İnsanların varlığını belirleyen onların bilinçleri değildir; tersine insanların bilinçlerini belirleyen onların varlıklarıdır.

İnsan gelişmesinin alanı zamandır.

İnsana egemen olan ilk ideolojik güç olarak karşımıza çıkan devlet, toplumun, kendi ortak çıkarlarını iç ve dış saldırılara karşı savunmak üzere yarattığı bir örgüttür.

İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır.

Ve eğer intihardan birisi suçlanacaksa, suçlanması gereken geride kalan insanlardır, çünkü bu güruh arasında intihar eden insan için uğruna hayatta kalmayı hak edecek bir kişi bile yoktur.

İnsanlar, hayvanlardan, bilinçle, dinle ya da herhangi bir başka şeyle ayırt edilebilir. İnsanlar kendi geçim araçlarını üretmeye başlar başlamaz, kendilerini hayvanlardan ayırt etmeye başlıyorlar.

Toplum denilen şeyin devamlı çabası, üretken emekçiyi, kendi emeğinin ürününün elden geldiğince küçük bir kısmı karşılığında çalıştırmak için kandırmak, aldatmak, korkutmak ve zorlamak olmuştur.

İnsan fanidir; Tanrı ölümsüz. İnsan zayıftır; Tanrı güçlü. İnsan evrenin karşısında cahildir; Tanrı her şeyi bilir.

Analık hukukunun alaşağı edilişi, dişi cinsinin dünya tarihsel yenilgisi oldu. Kadın aşağılandı, köleleşti ve erkeğin zevk ve çocuk doğurma aleti oldu.

İnsanlığın kurtuluşunun yalnızca dinsel ve siyasal değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal baskıları da yok etmeyi gerektirdiğini öne sürdü.

İnsanlar ancak hayvana yaraşabilecek bir duruma düşürülürse, onlara baş kaldırmaktan ya da hayvanlaşmaktan başka hiçbir şey kalmaz.

İnsanoğlu önüne çıkan sorunlara çözüm arar.

İnsanların psikolojisini ve davranışlarını değiştirmek için öncelikle onların yaşam biçimlerini değiştirmek zorunludur.

İnsanı insan olarak, dünyayla ilişkilerini de insani ilişkiler olarak kabul ederseniz, sevgiyi yalnız sevgiyle, güveni yalnız güvenle değiştirebilirsiniz.

İnsanlar toplum hakkındaki kendi fikirlerimizi açıklamamıza ya da uygulamaya koymamıza izin vermeden, topluma karşı görevlerimiz hakkında konuşurlar bizimle…

İnsan pasifleştirilmiştir; çünkü toplumun işleyişine ayak uydurmak zorundadır, onu değiştirmemelidir ya da değiştiremez inancı hakimdir.

İnsanlığın kendisinden acımasızca koparılışının, insan soyunun bu yabancılaşmasının üstesinden, ancak sınıflı toplumun ortadan kaldırılması ve insanlar arasında gerçek insani ilişkilerin yeniden kurulması ile gelinebilir.

Bir kimsenin özgür olarak gelişmesi, herkesin özgür olarak gelişmesinin şartıdır.

Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterli.

İnsan gelişmesinin alanı zamandır. Anlatılan senin hikayendir.

İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.

Karl Marx Kapitalizm ile ilgili Sözleri

Karl Marx Kapitalizm ile ilgili Sözleri

Kapitalizmin altında insanlığın hiçbir önemi yoktur. Yaş, cinsiyet, istekler ve tutkular… Hepsi değerini kaybeder. Bireyler sadece bir makinenin uzantısıdır. Karl Marx

Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.

İnsanın kendi doğasına yabancılaşması kapitalist toplumun en temel kötülüğüdür.

Kapitalizm, teknolojideki bütün ilerlemelere karşın, yoksulluğa ve güvensizliğe, yada her ikisine birden sonsuza dek katlanmak istemeyen sınıfı yaratır.

Cimri aklını kaçırmış bir kapitalisttir, kapitalist ise aklı başında bir cimri.

Kapitalist toplumda her türlü yola başvurarak kar elde etmek hedeflenir. Bu toplumda doymak bilmeyen bir canavar gizlenmektedir.

Tıpkı bir dinde insanın kendi beyninin ürünü olan şeylerin yönetimine girmesi gibi, kapitalist üretimde de, insanoğlu, kendi elinden çıkma ürünler tarafından yönetilir.

Kapitalist üretimin en büyük engeli, sermayenin ta kendisidir.

Ertesi gün, zengin Hristiyan ya da Müslüman patron, tıpkı eskiden olduğu gibi, kendi inanan işçi dostlarını sömürmeye, soymaya, aşağılamaya ve aldatmaya devam eder.

Kapitalist kazanınca işçinin de kazanması gerekmez, ama kapitalist kaybedince işçi zorunlulukla kaybeder.

Makineler uzmanlaşmış emeğin isyanını bastırmak için kapitalistler tarafından işe koşulan silahlardır.

Kişisel emekten doğan dağınık özel mülkiyetin kapitalist özel mülkiyete dönüşmesi, halen toplumsallaşmış üretime fiilen dayanan kapitalist özel mülkiyetin toplumsal mülkiyete dönüşmesinden kuşkusuz kıyaslanamayacak kadar daha uzun süreli, daha şiddetli ve çetin bir süreçtir. Birinci durumda, halk yığınlarının birkaç gasp edici tarafından mülksüzleştirilmeleri söz konusuydu; ikincisinde ise, birkaç gasp edicinin, halk yığınları tarafından mülksüzleştirilmeleri söz konusudur.

Asacağımız son kapitalist, muhtemelen bize asma halatını satan kişi olacaktır.

Kapitalist toplum ile komünist toplum arasında, birinden ötekine devrimci dönüşüm dönemi yer alır. Buna da bir siyasal geçiş dönemi tekabül eder ki, burada devlet, proletaryanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey olamaz.

Karl Marx Komünist Manifesto Kitap Sözleri

Karl Marx Komünist Manifesto Kitap Sözleri

Ama bir sınıfı ezebilmek için, ona varlığını köle olarak sürdürebileceği koşulları sağlamak gerekir. Karl Marx

Koşullar son yirmi beş yılda ne kadar değişmiş olursa olsun, bu Manifesto’da ortaya konan ana ilkeler bugün de o günkü kadar doğrudur!

Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir!

Modern çağda başka hiçbir siyasal hareket, üslubunun gücü bakımından, Manifesto’yla kıyaslanabilecek bir metin ortaya çıkaramadı.

Hiç kuşku yok ki, her ülkenin proletaryası her şeyden önce kendi burjuvasiyle hesaplaşmak zorundadır.

Gerçek anlamda bir düşünce ve ifade özgürlüğünden söz edebilecek bir ortam doğmuş mudur? Hiç sanmıyorum.

Orta çağın toprak köleleri arasından en eski kentlilerin ayrıcalıklı kentlileri doğmuş, bu kentlilerin arasından da burjuvazinin ilk tohumları filizlenmiştir.

Daha öncede gördüğümüz gibi, bugüne kadarki bütün toplum biçimleri, ezen ve ezilen sınıflar arasında ki çelişkiye dayanmaktadır.

Emekçiler burjuva sınıfı ve burjuva devletlerin köleleri olmakla kalmazlar; her gün, her saat makineler tarafından köleleştirilirler. Bu zorbalık biricik amacının kazancı olduğunu ne denli açık bir biçimde ortaya koyuyorsa, o ölçüde aşağılık, tiksinç ve dayanılmazdır.

Eski yerel ve ulusal içekapanıklılık ve kendi kendine yeterliliğin yerini çok yönlü ilişkiler ve ülkelerin evrensel karşılıklı bağımlılığı almış bulunmaktadır. Üstelik yalnızca maddi üretim de değil, düşünsel üretim de de.

Burjuva sınıfının varlık ve egemenliğinin temel koşulları, sermayenin oluşması ve büyümesidir; sermayenin koşulu da ücretli emektir. Ücretli emeğin biricik dayanağı, işçiler arasında ki rekabettir.

Fakat hangi biçimi alırsa alsın, toplumun bir kesiminin diğeri tarafından sömürülmesi, geçtiğimiz yüzyılların müşterek vakıasıdır.

Tarihin her çağında, var olan ekonomik üretim ve değişim biçimi ve kaçınılmaz olarak bunun yol açtığı toplumsal örgütlenme, o çağın siyasal ve düşünsel tarihinin temelini oluşturur.

Bazen işçiler zafer kazanır, ama bu zafer geçicidir. İşçilerin mücadelesinin esas meyvesi, anlık başarılar değil, aralarında gittikçe artan dayanışmadır.

Demek ki, Manifesto, insanın insan tarafından sömürülmesinden arınmış bir dünya için verilen savaşımda yeni kuşaklara düşünce berraklığı ve eylem arzusu esinlendirerek yaşıyor.

Burjuva toplumda, canlı emek, biriktirilmiş emeği artırmanın bir aracından başka bir şey değildir. Kominist toplumda ise, biriktirilmiş emek, emekçinin yaşamını genişletmenin, zenginleştirmenin, geliştirmenin bir aracıdır.

Paylaş.

Bir Cevap Yaz