Güzel günler çabuk geçer içimiz hep bir ‘hoşça kal’ ülkesi… Cahit Zarifoğlu

Ömür sevmeyi öğrenmeye yetmiyorken, nefret etmeyi hangi ara öğreniyorsunuz.

Dört kutsal kelime duydum; Acz, Nasip, Rahmet, Ölüm...

Kalple ilgili bir sırrımız var, olmalı. Bakılamadığı için karartılan, yumuşatılıp ılıklaştırılan, romantikleştirilen veya beşerileştirilen, yalazlara kanmayan, onlara başını çevirip bakmayan bir yol takipçisi bulunmalı.

Mükemmelliğin hududu yoktur. İnsan, hayvandan da aşağı seviyelerden başlayarak, insan-ı kamil derecesine kadar her duruma layıktır.

Biz deliyiz değil mi?
Yeterince değil.
Daha da delirmemiz gerekecek değil mi?
Yaşamak için, evet.

Yaşamak bir sokak lambası gibi, bir gece evden atılmış bir çocuk sanki…

Anne mükemmel bir üleştiricidir. Ve kendine daima en küçük lokmayı ayırmıştır.

Bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi öptüm sonsuz gidişinden.

Anlıyorum ki hiçlik yoktur. Elimizin altındakiler değişip duruyor. Dokunup sevdiklerimizi beş on kürek toprağın altına bırakıyoruz. Geçirdiğimiz zamanlar, bir elbise gibi sırtımızda duruyor.

İşte bütün eğlencem; yatıyorum, uyuyorum, kalkıyorum, gidiyorum, geliyorum, yatıyorum, uyuyorum, kalkıyorum.

Şimdi bir aşk sahyası salacağım havalara. Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara…

Oturuyor, bakıyor ve kımıldıyoruz, ve hayat bizi önemsemeye başlıyor…

Bize ağır gelen kendimizdir. Yolda, okulda, işte, başkaları ile birlikte taşıdığımız kendimiz…

Ne kazandık yaşamamızdan? Biz harcandık anam, hem kelimesiz kapandık… Sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık.

Boşlukta kırık bir dal yüreğim, kederiyle sallanan…

Evet hatırladım! Küçük, basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?

Sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım.

Diğer Cahit Zarifoğlu Sözleri