Arif Nihat Asya Sözleri

Gönder Pinle Telegram Tumblr LinkedIn +

Tekerleri dört köşe bir arabaya bindirdiler bizi, bir gidiştir gidiyoruz

Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, Kaç senede yazıldığını düşün!

Onlar senin esrarına “rüya” derler. Rüyanı hakikatlere kurban etme!

Sen hem yaşamak, hem de yaşatmak gücüsün.

“Yatsın, diyerek, bari bu akşam, erken!” Annem, bana kumsalda masal söylerken. Bir tatlı hafiflikle açıldım kıyıdan enginlere… gövdem gemi, ruhum yelken.

En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır.

Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün.

Bir kuşa yeten yuva iki kuşa da yeter.

O da bir gazi olmak istedi Fakat ona anlatmak gerekti ki

Vazoya saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor!

Kimdik o zaman, şimdi kimin kullarıyız! Bir mutluluğun garip yoksullarıyız!

Sen benden uzaklaşınca kalsam da yarım. Yaklaşma ki sensiz de bu dünyada varım!

İnanmak;basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmak.

Gözler kalbin aynasıdır.Ama sen yine de gözüne kalbini sorma.

Sanatkâr halıda gülü dikensiz yapmış ayakların incinmesin diye

Billur en güzel kahkahasını kırılırken attı

İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz

Şehid olmayı göze almıyan gazi olamaz

Kulun olarak doğmasaydım, kendiliğimden gelir fahri kulun olurdum Allah’ım!

Işığı önüne al, yürü! Gölgen arkadan ister gelsin, ister gelmesin!

Şayet geceler gebeyse gerçekten ey. Sonsuz gece, bari sen de rüyanı doğur!

Artık ne sefer var, ne zafer tâlibiyim. Madem ki şu hür ülkelerin sahibiyim. Lâkin, bana söyleyin çocuklar: kendi yurdumda neden böyle misafir gibiyim?

Ben bir garibim, anlatacak kıssam yok; Tattan, kokudan ve renkten hissem yok! Kaldım yarı çıplak, yarı aç, yollarda: Dünyada benim “gel!” diyecek kimsem yok!

Bazen hedefim, görülmedik yerlerdi; Bazen de ağaçlar, “hazırız, çek!” derdi. Birgün, şu yakın dağları aldım önüme; Birgün bana şurada dalgalar poz verdi.

Dostlar, “ne kadar uykucu şeymiş!” demeyin. Rüyası için bekliyorum uykuyu ben!

Bir saçı okşamaz, bir alnı serinletmez, bir yelkeni şişirmez, bir eteği havalandırmazsın. Neyleyim senin gibi rüzgarı.

Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter.

Düşünüyorum, o halde varım.” demiş Descartes ama Arif Nihat Asya ise “Hayır, yanlış.Düşünülüyorum, o halde varım.” demiştir.

Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut yoksa aç kalırsın.Diyordu bir kitabında.

Paylaş.

Bir Cevap Yaz