Epiktetos Sözleri

Gönder Pinle Telegram Tumblr LinkedIn +

Arzularını ve tutkularını ortadan kaldır. Artık senin için hiçbir zalim kalmaz.

Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.

Felsefede, politikada, edebiyatta ya da herhangi bir sanatta olağanüstü olan tüm insanlar, melankoliktir.

Eğer öküzlerle domuzlar konuşabilseydi, yemden başka şey düşünenlerle alay ederlerdi.

Gerçek mutluluğun karakteri, sürekliliği ve hiçbir engele çarpmamasıdır. Bu iki karakteri olmayan mutluluk gerçek değildir.

Hain ve hayırsız bir insana istenileni yapmadığını, istenilmeyeni yaptığını ispat edersen onu doğru yola getirmiş olursun. Fakat bunu ispatlayamazsan ondan şikayet etme, kendinden şikayet et.

Mümkün olduğu kadar sus yahut zaruri, elzem olan sözleri söyle ve az kelimeyle söyle.

İnsanları tedirgin eden, olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıkları.

Fırtınadan korkuyorsun, sanki şu koskoca denizi yutacakmışsın gibi. Oysa seni boğmaya bir fıçı su yeter.

Sessizliği korumak, konuşmaktan daha güven vericidir.

Kendinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir.

Her şeyin iki kulbu vardır. Bunlardan biri o şeyi taşımaya elverişli bir kulptur diğeri elverişsiz. Öyleyse kardeşin sana bir kötülük ederse, onu sana kötülük yaptığı kulptan tutma. Zira bu onu taşımaya elverişli bir kulp değildir. Öbür kulptan, yani kardeşlik kulbundan tut. Bu suretle, onu tahammül edebileceğin, sağlam tarafından tutmuş olursun.

Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başlamıyorsun?

Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklarla hakim olunur.

Sadece eğitimli olanlar özgürdür.

Gömleğinin bir teli nasıl bütün diğer tellere benziyorsa öylece sen de alelade insanlara benzemek istiyorsun! Ben, sadece parlak olduğundan değil, fakat nereden kullanılırsa kullanılsın, orasını güzelleştirdiği için makbul sayılan erguvani renkte bir kuşak olmak isterim. Niçin bana başkaları gibi olmamı tavsiye ediyorsun? O zaman sadece iplik olacağım, kadife olmayacağım.

Balmumundan inançlara sahip olduğunuz müddetçe güneşten uzaklaşın.

Senin bardağını kırdıkları vakit de komşunun bardağı kırıldığı zamanki kadar sakin olmalısın.

Hasatlık beden için bir engeldir. Fakat irade zayıf olmadıkça iradeye engel olamaz. “ben topalım” Bu bedenim için bir zayıflık ve noksanlık. Başına herhangi bir felaket geldiğinde böyle düşün. O zaman bu felaketlerin sana değil, senin haricindeki şeylere engel olduklarını anlayacaksın!

İnsanın hakiki asaleti faziletten gelir, doğuştan değil.

Mutluluk ile arzu birlikte olamazlar.

Her şeyi yoluna koyacak olan akıl sapıtırsa onu yoluna kim koyacak?

Güneş, ışık ve sıcağından başkalarını faydalandırmak için kendine yalvarılmasını beklemez. Sende güneş gibi ol, beklenilen iyiliği istenilmeden yap.

Olaylar önemli değildir; onları algılayışımız önemlidir.

Alışkanlıklarını karşıt alışkanlıklarla boyunduruk altına al. Şehvete mi düşkünsün? Kendini ondan mahrum ederek on boyunduruk altına al. Tembel misin? İşe sarıl. Şaraba mı düşkünsün? Suyla yetinmeyi dene. Tüm kötü alışkanlıklarına böyle muamele et. Boşuna uğraşmadığını göreceksin. Kendine iyice güvenmeden kötü alışkanlıklarının yanından bile geçme. Zira tarafların gücü henüz dengelenmemiştir. Seni mağlup etmiş olan, yeniden mağlup edebilir.

Yarınlar düşlerinin güzelliğine inananlarındır.

İnsanın hakiki asaleti faziletten gelir, doğuştan değil.

Hepimiz bedenin ölümünden korkuyoruz. Ama ruhun ölümünden korkan kimdir?

İlk önce kendine ne olacağını sor, sonra ne yapmak gerekiyorsa yap.

Nöbetçiler yanlarına sokulanlara parolayı sorar. Sende öyle yap, hayaline gelen her şeye parolayı sor. Hiç baskına uğramazsın.

Yalnızken kupkuru bir çölde kaldığını söylersin. Büyük, kibar çevrelerde ise hırsızların, haydutların, üçkağıtçıların ortasında kaldığını söylersin. Akrabandan, karından, çocuklarından, dost ve komşularından şikayet edersin. Eğer akıllı biri olsaydın, yalnız kaldığında dinlenmekte olduğunu, rahat yaşadığını, kendi başına bulunmaktan zevk aldığını ve ilahlara özgü davrandığını söylerdin. Kalabalık içindeyken de sıkılacağına ve buna boş bir şamata diyeceğine bayram, şenlik, eğlence, derdin ve böylece her daim mutlu olurdun.

Bana “ben sana zarar verebilirim, tekme atabilirim” dersen bil ki insana değil, eşek ve ata uygun bir özellikle övünüyorsun.

Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen, sahip olduklarına sevinen insan, akıllı bir insandır.

Kimseyi övmeyen, kimseyi kötülemeyen, kimseden yakınmayan, kimseyi suçlamayan olgun insandır.

Ruh, suyla dolu bir havuza benzer. Onun kanatları bu havuzu aydınlatan ışıktır. Havuzdaki su dalgalandıkça ışığın da dalgalandığı sanılır. Halbuki ışık olduğu gibi durmaktadır. Bu, insan için de böyledir. İnsan endişeli ve perişan olduğunda faziletler endişeli ve perişan olmaz. Onun özündeki kuvvetler harekete geçmiştir. Bu kuvvetler dinginliğe erdiğinde her şey dinginleşecektir.

Yalnız özgür insanların eğitilmesi gerektiğini söyleyen çoğunluğa değil, yalnız eğitimlilerin özgür olduğunu söyleyen düşünürlere inanmalıyız.

Öfkelenmek ve sızlanmak ahlaka aykırıdır.

Bir insanın bildiğini zannetiği bir şeyi, öğrenmesi imkansızdır.

Kader önünde sonunda öyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman ıçinde herkes günahlarının bedelini öder. Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimsenin arkasından konuşmaz, kimseyi ıtham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir.

Gücünü aşan rolü üzerinde alırsan, bu rolü, iyi oynamadığın gibi yapabileceğin rolüde terk etmiş olursun.

Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği istenilmeden yap.

Başkalarına ait bir şeye göz koyup haset ediyorsanız, unutmayınız ki elinizdekini de yitiriyorsunuz demektir.

Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun.

Bizler spiritüel bir deneyim yaşayan insanlar değiliz. Biz insani deneyim yaşayan spiritüel varlıklarız.

Herhangi bir şey konusunda “onu kaybettim” deme! “onu iade ettim” de! Çocuğun mu öldü? Onu geri verdin. Karın mı öldü? Onu da geri verdin. Tarlanı mı elinden aldılar? İşte yine bir iade.. fakat “onu elimden alan kötü bir adamdı” deme. Onu sana veren elin falanın ya da filanın aracılığıyla onu geri almasının ne önemi var? Onu sende bıraktığı müddetçe, sana ait değilmiş gibi istifade et ondan; tıpkı yolcuların hanlardan yararlanışı gibi.

Gerçek anlamda aydınlanmış kişiler, hiçbir zaman başkalarına öykünmez. Bunun yerine onlar kendilerinin önceki halini aşmaya çalışırlar. Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış.

Yaşamındaki sınırlar yalnızca senin belirlediklerindir.

Zaman en değerli varlığındır ve asla geri dönmez.

Paylaş.

Bir Cevap Yaz